Yapay Rahim fikri, çok uzun süre öncesine kadar uzanıyor…
Makinelerin insanları tıpkı bir pil gibi kullandığı Matrix filminde insan tarlaları sahnesine hepimiz aşina olmuştuk. 1932 yılında kaleme alınan Aldoux Huxley’in Cesur Yeni Dünya kitabında da vücut dışı döllenme yoluyla tüplerde geliştirilen insanlar, bir nevi seri olarak üretiliyordu. Bu tür bilim kurgu film ve kitaplarında farklı yönleriyle işlenen canlı dışında embriyonun gelişimi konusu yavaş yavaş gerçekliğe dönüşmeye başladı. Yapay Rahim teknolojisinin gelişimi işte böyle başladı.
2017 yılında Pennsylvania’daki Philadelphia Çocuk Hastanesi’nde Alan Flake yönetimindeki yapılan bir çalışmada prematüre kuzu ceninleri plastik bir torba (BioBag) şeklindeki yapay bir rahim içinde dört hafta canlı tutuldu. Bu yapılan araştırmanın ana nedeni aşırı erken doğan bebek ölümlerinin önüne geçmek. 40 haftayı doldurmadan 22-24 haftalık olarak doğan bebekler birçok hastalığa yakalanabiliyor ya da hayatlarının ileri safhalarında sağlık problemleri çekebiliyorlar. Kuvözlerde tutulan bebeklerin soluk almalarına yardım eden pompa sistemi ciğerlerine hasar verebiliyor. Bu durumda erken doğan bebeklerin yaşama şansı çok düşük oluyor.
Araştırmada rahimdeki ortamı taklit eden, bebeği enfeksiyonlardan koruyan içi su ve çeşitli tuzlardan oluşan bir sıvıyla doldurulmuş plastik torba kullanıldı. Bu ortamdaki gelişimler takip edilmek amacıyla 21 haftalık gelişim sürecinin 15. İla 17. haftasındaki kuzu ceninleri sezaryenle alarak yapay rahime yerleştirildi. Yapay rahimlerde 4 hafta gözlemlendikten sonra çoğu uyutulup incelemeye alındı. Beyinlerinde ve akciğerlerinde hiçbir anormalliğe rastlanmadı.
BİLİM KURGU GİBİ BİR TEKNOLOJİ: YAPAY RAHİM GELİŞİMİ
2019 yılında da Hollanda’da doktorlar ve tasarımcılar tarafından farklı bir yapay rahim geliştirilmeye başladı. Tasarımcı Lisa Mademaker geliştirdiği yapay rahim, bebeklerin içine konduğu kendi sıvılarında yüzdüğü, tüplerle kan ve sıvı dolaşımlarının sağlandığı beş büyük balondan oluşuyor. Çok küçük doğan bebekler hemen yapay rahme konuyor ve derhal yapay bir plasentayla ikisi birbirine bağlanıyor. Yapay rahim su ve minerallerle dolu bir ortam olduğu için bebek tıpkı doğal ortamındaki gibi yaşıyor. Kordon sayesinde de, oksijen ve gerekli besinleri alıyor. Bebeği yapay rahim ortamında birkaç hafta tuttuktan sonra da doğum yeniden gerçekleştiriliyor. Jinekolog Guid Oei projenin beş yıl süreceğini ve ardından gerçek bebeklerle çalışmalara başlanacağını söyledi.
Geçtiğimiz günlerde İsrail bilim insanları tarafından yapılan bir çalışmada, bir farenin gebelik süresinin yaklaşık yarısına denk gelen 11-12 gün kadar sürede, fareleri büyütmeyi başardı. Araştırma ekibi rahim dışında büyüyen bir memeli için bunun bir rekor olduğunu söylüyor. Weizmann Bilim Enstitüsü’ndeki araştırma ekibinin başındaki Jacob Hanna “Bu diğer türler için yeni bir adım. Bu gelişme sayesinde, bilim insanlarının 5 haftaya kadar, insan embriyosunu büyütebileceğini umuyoruz,” diyor.
Bu çalışmada; fare embriyolarını bu kadar uzun süre yaşatmak için, fare embriyoları insan göbek bağından alınan kan serumlarıyla beslendi, cam kavanozlarda döndürüldü ve içeriye basınçlı oksijen pompalandı. Artık oksijeni difüzyon edemeyecek kadar büyüyen fare embriyoları, öldü. Yine de bir cam kavanoz içinde üretilen embriyoların kafası, kuyruğu ve uzuv çıkıntıları oluşmaya başlamış olması açısından oldukça önemli.
Çalışmaların insanlarda güvenilir bir şekilde uygulanabilmesi için oldukça zaman geçmesi gerekiyor gibi. Etik konular tartışılıyor olsa da organ nakli için bekleyen birçok insan için yapay rahimde geliştirilen embriyolar çözüm yolu olabilir.
Dünyada her yıl doğan 15 milyon prematüre bebeğin yarısının çok erken doğduğu için hayatını kaybettiğini düşündüğümüzde, gelişen bu tür yöntemler birçok insan için ümit kaynağı.
Her konuda olduğu gibi, tıp teknolojisindeki gelişimi takip edebilmek bile zor. İnsanların lehine olan bu gelişmelerden biri olan yapay rahim teknolojisi de hızla gelişmeye ve pek çok insanın hayallerini gerçekleştirmeye aday gibi görünüyor...