İnsanları Tanımak…
İnsanları tanımak için birkaç maddelik bir reçeteyle hareket etmek mümkün olabilir mi? Üzerine onlarca dilde yüzlerce kitap yazılan bu konuyu tartışmak biraz güç. Astroloji, psikoloji, biyoloji veya spritüalizm… İnsanları tanımak için başvuracağınız farklı disiplinler bulunmakta. Bununla beraber bilinçsiz olarak hepimizin kullandığı bir yöntem olduğunu söylesek! Bu yöntem, insanları tanımak için kendimizden yola çıkmaktır.
Bir Tao Hikayesi
Yüzyıllardır anlatılagelen bir Tao hikayesi vardır. Hikâyeye göre iki keşiş bir nehir üzerindeki köprüden geçmektedirler. Bu sırada keşişlerden biri diğerine: “Şu balıklara bak ne de mutlu görünüyorlar!” der. Diğerinin buna cevabı: “Nereden biliyorsun sen balık değilsin ki?” olur. Bu iki cümleden ibaret basit Tao hikayesinin anlatmak istediği derin bir hakikat var. Daha dikkatli okuduğunuzda göreceksiniz. Bu hakikat yargılarımızla ilgilidir.
Yargılarımızın Kaynağı
Balıkların mutlu olduğunu düşünen keşişin zihninde mutluluğa dair bir yargı vardır. Bu yargıya göre mutluluk ifade eden davranışların belirli bir kalıbı bulunmaktadır. Keşiş belki balıkların nehir üzerinde hoplayıp zıplamasından bu yargıya varmıştır. Belki de nehirde balıkların salına salına yüzmeleri keşişin böyle düşünmesini sağlamıştır. Cevap her ne olursa olsun keşişin yargısı balıkların hareket tarzından çok kendisiyle ilgilidir. Onun mutluluk anlayışıyla, onun değerlendirme biçimiyle ve onun yaklaşımıyla…
Bu hikâyenin yüzlerce yıldan sonra bile bugün de anlatılmasının bir sebebi vardır. Bu sebep, yargılarımızın ne kadar kişisel bir ifade arz ettiğini anlatmakla ilgilidir. Olumlu ya da olumsuz, öven veya yeren, pozitif veya negatif tüm yargılarımız bizimle ilgilidir. Kulağa radikal gelen bu meseleyi daha yakından inceleyelim. Nasıl olur da kötü olanı kötü olarak yargılamak bizimle ilgili olabilir? Nefret ettiklerimizin bizimle ne bağlantısı olabilir? Güzel ve iyi bulduklarımızın kendi benliğimizle ilişkisi ne?
Negatif İnsanları Tanımak ve Negatif Duyguları Öğrenmek
Herkes hayatında en az bir defa negatif duygularla kuşatılmış birini tanımıştır. Bu kişi belki de sizsiniz. Ama endişelenmeyin, bu yazıda yargılamaya değil yargıları anlamaya çalışıyoruz. Negatif duygularla kuşatılmış insanlar, hemen herkesi ve tüm davranışları olumsuz bir içeriğe sahip biçimde algılama eğilimindedirler.
Negatif duygular, size uzatılan yardım elini bile tokat olarak algılamanıza sebep olabilir. Bu durumda tebessümü alay, gözyaşını duygusal istismar olarak algılayabilirsiniz. Nasihat aşağılanmış hissetmenize, iltifat eksik hissetmenize dahi sebep olabilir. Eğer böyle düşüncelere sahipseniz veya böyle düşüncelere sahip birini tanıyorsanız önce tüm bu düşüncelerin kaynağını tespit etmeliyiz.
Cümle kurmaya yeni yeni başlayan bir çocuğu düşünün. Bu çocuk, söylediğiniz her şeyi ciddiye alacaktır. Bununla beraber söylediği her şeyi de tüm ciddiyetiyle ifade edecektir. Doğru olmayan bir şeyi söylemeyi ise zamanla yetişkinlerden öğrenecektir. Nihayet zaman sonra söylenenlerdeki gerçeklik payını tartmaya başlayacaktır. Ama en başında hiçbir çocuk kimseyi yalancılıkla suçlamaz. Çünkü yalan henüz tanışmadığı bir gerçekliktir.
Nefret, kin, kıskançlık gibi tüm olumsuz duygular da yalan gibi zamanla öğrenilmektedir. Bebekler nefret etmeyi, kin gütmeyi bilmezler. Bazı şanslı insanlar da bu tip duygularla çok geç tanışır. Birçok defa duyduğumuz o hayıflanma cümlesini hatırlayın. “Herkesi kendim gibi sanıyorum.” Çoğu zaman hayıflanmak için söylenen bu cümle büyük bir hakikati ifade etmektedir. Ve aslında herkes, diğerini kendisi gibi sanma eğilimindedir. Çünkü insan, insanı kendinde tanımaktadır. Fiziksel görünümü, acıları, mutlulukları, tepkileriyle bize benzeyen insanları kendimiz gibi algılama eğilimindeyiz.
İnsanları Tanımak İçin Sevmeyi Öğrenmek
Eğer iyiliği karşılık gözeterek yapmayı öğrendiysek yapılan her iyiliğin ardında bir menfaat arar duruma geliriz. Dolayısıyla olumlu ve pozitif davranışlar dahi bizde bir rahatsızlık uyandırmaya başlar. Hatta olası menfaat ilişkilerini bertaraf edebilmek için olumlu tavırları da yok saymaya başlayabiliriz. Sosyal ilişkilerde kıskançlık ve nefretten korktuğumuz için doğru iletişim kuramaz hale gelebiliriz.
Hayatı çekilmez kılan tüm bu olumsuz fikirlerden kurtulabilmek mümkündür. İnsanları tanımak ve onlara karşı olumlu duygular besleyebilmek için yol sevgiden geçmektedir. Kendi içimizdeki olumsuz duyguların ıslahı zamanla olumlu ilişkilere dönüşecektir. Ancak özellikle sevgisiz bir şekilde yetişmek zorunda kaldıysanız kendinize biraz zaman tanımanız gerek. Sevmeyi öğrenmeye çalışmalısınız. Kıskanç, hain, yalancı ve hatta iğrenç bulduğunuz her şeyde sevilecek bir taraf vardır. Önemli olan o tarafı görmeye çalışmaktır. Sevgiyle başlattığımız iletişimin sevgiyle yeşerdiğini gördükçe karanlıktan aydınlığa doğru ilerlemeye başlarız. Kendimizi değiştirmek dünyayı değiştirmektir.