Hamilelik süreci oldukça hassas ve dikkat edilmesi gereken bir süreçtir. Gebelik öncesinde rahatlıkla tükettiğiniz bazı besinlerin bu dönemde tüketilmesi hem bebeğinize hem de size ciddi manada zararlar verebilir. Bu nedenle hamilelik döneminde bir besini tüketirken 2 defa düşünmeniz gerekmekte. Bazı besinleri gebelik boyunca sınırlandırmanız gerekirken bazılarını tamamen hayatınızdan çıkarmanız gerekebilir. Peki hangi besinler gebelikte risk arz etmekte? Bu yazımızda gebelikte zararlı olabilecek en yaygın besinleri sizler için listeledik.
Hamilelikte Yasaklanması veya Sınırlandırılması Gereken Besinler
İşte hamilelik döneminde size ve bebeğinize zarar verebilecek bazı besinlerin listesi:
1-) Pastörize Edilmemiş Süt ve Peynirler
Besinlere yapılan pastörizasyon işlemi, ilgili besinin içerisindeki mikroorganizmaların besinlerden uzaklaştırılmasını ve etkisiz hale getirilmesini amaçlamaktadır. Bu işlemin yapılmadığı bazı besinler ciddi mikrobiyolojik risk barındırabilir. Bu besinler arasında riski en yüksek olanlardan bir tanesi de süt ve süt ürünleridir.
Çiğ süt ve taze peynirde Brucella, Listeria , Salmonella , E. coli ve Kampilobakter gibi birçok mikroorganizma barınabilir. Bu nedenle gebe kadınlar hem bebeklerinin hem de kendilerinin sağlığı için süt ve süt ürünlerinin pastörize edilmiş formunu tüketmelidir. Yapılan birçok çalışmada pastörize edilmemiş, sadece kaynatılmış sütlerle yapılan ürünlerin anne ve bebeğe zarar verebileceğini açıkça ortaya koymaktadır.
2-) Kafein: Çay, Kahve, Kola vb.
Hamilelik öncesi yoğun kafein tüketen anne adayları bu alışkanlıklarını gebelikte de sürdürebilmektedir. Gebelikte önerilen doz olan 200 mg’ın üzerinde kafein tüketimi, bebekte ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir.
Bu komplikasyonların başında düşük doğum ağırlığı gelmektedir. Yapılan bazı çalışmalarda fazla kafein tüketiminin düşüklere neden olabileceği de bildirilmiştir. Ayrıca çok fazla çay, kahve tüketen anne adayları sürekli idrara çıkma isteği duyabilir ve bu durum gebelikte yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.
3-)Çiğ veya Az Pişmiş Yumurtalar
Çiğ veya az pişmiş yumurtalar gıda zehirlenmesine neden olan zararlı Salmonella bakterileri içerebileceğinden dolayı bunların yerine iyi pişmiş veya 5 dk üzerinde haşlanmış yumurta yememelisiniz. Çiğ yumurtada bulunan salmonella ishal, şiddetli kusma, baş ağrısı, karın ağrısı ve yüksek ateş gibi birçok semptoma neden olabilir. Tüm bu semptomların bebeğinize zarar verme olasılığı oldukça düşüktür ancak bağışıklık sisteminiz zayıflatarak bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Bazı hazır gıdalarda ve soslarda da çiğ yumurta bulunabilmektedir. Bu nedenle ürün etiketlerini iyi okumalı, gittiğiniz restoranlarda getirilen sosların içeriği hakkında bilgi istemelisiniz. Aksi durumda istemeden de olsa çiğ yumurta tüketmek zorunda kalabilirsiniz.
4-) Yıkanmamış Sebze ve Meyveler
Meyve ve sebzeler yıkanmadan tüketildiklerinde üzerinde bulunan birtakım mikroorganizmaların anneye geçmesi olası bir durumdur. Yetiştirme, hasat, nakliye, satın alma ve depolama süreçlerinde sürekli olarak yer değiştiren meyve ve sebzelerin çeşitli bulaşlara maruz kalması oldukça normaldir. Bu nedenle tüketeceğiniz besinleri en iyi şekilde yıkamalısınız. Hatta özellikle sebzeleri sirkeli suya yatırmak ve ardından bol su ile durulamak mikrobiyolojik bulaş riskini minimuma indirmektedir.
Özellikle meyvelerin içerisinde bulunan vitaminlerin büyük bir kısmı kabuğa yakın kısımda barınmaktadır. Bu bilgiye sahip olmanız besinleri kabuklu olarak tüketmenize neden olabilir. Ancak bu alışkanlığınızı gebelik döneminde yeniden gözden geçirmeniz yararlı olabilir! Hamilelikte meyveleri iyice yıkadıktan sonra kabuklarını soyarak tüketmek riski en aza indirmenize yardımcı olacaktır.
Direk topraktan yetişen birçok sebze kontaminasyon açısından daha büyük risk arz etmektedir. Özellikle marul, lahana, turp gibi besinlerin yıkanma aşamasında daha fazla özen gösterilmesi gerekmektedir. Bu besinler içerisinde lahananın mümkün olduğu kadar pişirilerek tüketilmesi tavsiye edilmektedir.
5-) Çiğ etler ve Çiğ Köfte
Araştırmalar çiğ etin Listeria bakterileri içerdiğini ve hamilelik sırasında kaçınılması gerektiğini söylemekte. Bununla beraber çiğ ette bulunma ihtimali yüksek olan Toxoplazma Gondii gibi mikroorganizmalar sıklıkla tekrarlayan düşüklere neden olabilmektedir. Ülkemizde özellikle çiğ köfte tüketiminin artması bu riskin artmasına zemin hazırlamaktadır. Her ne kadar dışarıda satılan çiğ köftelerin içerisinde yasal mevzuat gereği et olmasa da evde yapılan etli çiğ köftelerin anne ve bebeğin sağlığı için önemli bir risk arz edebileceği unutulmamalıdır.
6-)Yüksek Cıva İçeren Balıklar ve Suşi
Uskumru, köpek balığı, kılıç balığı gibi bazı balıkların içlerinde yüksek miktarda cıva bulunmaktadır. Bu balıkların gebelik öncesinde tüketilmesinde sorun olmayabilir ancak hamilelik sırasında tüketimi çocuğunuzda gelişim geriliğine ve hatta beyin hasarlarına yol açabilir.
Bu balıklar yerine düşük civa seviyesine sahip ton balığı gibi balıkları tercih edin. Birçok küçük balığın içerisinde de civa oranı oldukça düşük seviyededir. Ek olarak zararlı bir bakteri olan Listeria barındırabileceğinden, soğutulmuş ve tütsülenmiş deniz mahsullerinden kaçınmak en iyisidir. Hamilelik sırasında Listeria’ya maruz kalmak erken doğum riskinizi arttırabilir.
Aynı şekilde ülkemizde yaygın olmasa da yavaş yavaş belirli kitlelere hitap etmeye başlayan çiğ balığın yani suşinin tüketimi de anne ve bebek sağlığını tehdit edebilir. Bu konuda yapılmış çalışmalarda henüz zararı kanıtlanmamış olsa da çiğ balık konusunda temkinli olmakta yarar var. Bu besinin ısıl işleme maruz kalmaması içerisinde bulunan olası mikroorganizmaların anneye ve bebeğe geçmesine neden olabilir.
7-)Kabuklu Deniz Ürünleri
İstiridye, midye ve karides gibi kabuklu deniz ürünleri, deniz kaynaklı oluşabilecek hastalıkların birçoğunu taşır. Bunları pişirmek bazı hastalıkları önleyebilse de bu besinleri tamamen hastalık ögelerinden arındırmak pek mümkün değildir Bu nedenle hamilelik sırasında kabuklu deniz hayvanlarını tamamen hayatınızdan çıkarmanız akılcı bir seçenek olabilir. Kabuklu deniz ürünlerine aşırı bir düşkünlüğünüz varsa ve bu besinleri hayatınızdan çıkarmak sizi çok mutsuz edecekse doktorunuza ve diyetisyeninize danışarak bir doz ayarlaması yapabilir ve izinleri dahilinde küçük miktarlarda diyetinize dahil edebilirsiniz.
8-)Alkol ve Sigara
Hamilelikte alkol ve sigara tüketimi sağlıksız bir bebek dünyaya getirme ihtimalinizi çok yüksek oranda arttıracak temel kötü alışkanlıklar arasındadır.
Alkol, plasenta tarafından filtrelenmeyen ve bebeğinize göbek kordonu yoluyla ulaşabilen bir maddedir. Bu, düşük ve ölü doğumlara değil, aynı zamanda Fetal Alkol Spektrum Bozukluğu (FASD) olarak adlandırılan bir hastalığa yakalanmasına neden olabilir. Bu hastalık sonucunda çocuğunuzda yaşam boyu sürecek fiziksel ve zihinsel engeller görülebilir. Bu nedenle gebelikte az miktarda dahi olsa alkol tüketmeyin ve sosyal çevrenizi bu hususta düzenleyin.
Sigara içerisinde yüzlerce zararlı madde vardır ve nefes yoluyla alınarak annenin dolaşımına katılmaktadır. Bebeğin bu dönemde henüz gelişmiş bir dolaşım sistemini vardır. Dolayısıyla göbek kordonuyla aracılığıyla annenin kanından bebeğe bu zararlı maddeler kolaylıkla geçebilmektedir. Bu geçişin süreklilik arz etmesi durumunda ise bebekte kalp anomalileri, solunum sistemi problemleri, ani ölüm, sinir sistemi hastalıkları ve zihinsel anormaliler görülebilmektedir.
9-) Paketli Ürünler
Ürünlerin paketlenip satışa hazır hale gelebilmesi için belirli bir raf ömrü olması gereklidir. Raf ömrü kısa olan besinler kısa sürede bozulur ve böylelikle ticari amaçlı kullanılamaz. Bu nedenle market raflarında yer alan neredeyse tüm besinlere uzun süre dayanabilmesi adına katkı maddeleri eklenir.
Eklenen bu katkı maddeleri gebelik öncesi dönemde vücut tarafından nötralize edilip dışarıya atılabilir ancak gebelikte durum değişmekte! Anne tarafından besinler yoluyla alınan katkı maddeleri bebek tarafından tolere edilemeyebilir ve ona zarar verebilir. Bu nedenle her zaman önceliğiniz paketli olmayan doğal ürünlerden yana olsun!
10-Sakatatlar
Sakatatlar her ne kadar güçlü B12 kaynağı olsalar da içerisinde bulunan A vitaminin fazlalığı ve diğer et ürünlerine göre yüksek mikrobiyolojik risk barındırması nedeniyle gebelikte dikkatli tüketilmesi gereken besinler arasındadır. Aşırı sakatat tüketimi bebekte bir takım doğum kusurlarına neden olabilir!
Demir eksikliği ya da farklı sebeplerle doktorunuz sakatat tüketmenizi istiyorsa mümkün olduğu kadar ev ortamında hazırlamaya özen gösterin. Dışarıda tüketeceğiniz sakatatların tazeliğinden ve hijyen koşullarından emin olmanız çok mümkün değil. Bu durum zaten riskli olan bu besin grubunu çok daha riskli hale getirebilir.
11-İşlenmiş Et Ürünleri
Sucuk, salam, sosis ve pastırma gibi işlenmiş et ürünleri gebelik döneminde uzak durulması gereken besinler arasındadır. Listeria bakterisi bakımından risk arz eden bu şarküteri ürünleri yüksek oranda sodyum barındırmaktadır.
Bu besinlerin hileye açık besinler olması, içerisinde sakatat ve sağlıksız etlerin karıştırılabilmesi ve hijyenik koşullara bağlı kalınmadan üretimin gerçekleştirilmesi gibi nedenle gebelikte dikkatli olarak tüketilmesi önerilmektedir. Ayrıca işlenmiş et ürünlerinin raf ömrünü uzatmak amacıyla içerisinde eklenen nitrit ve nitratın bebekte olumsuz etkiler yaratabileceği düşünülmektedir.
12-)Bitkisel Çaylar
Sağlıklı yaşamın vazgeçilmez parçaları arasında yer alan bitkisel çaylar maalesef ki hamilelikte önerilmiyor. İçerisinde bulunan çeşitli fenolik maddeler vasıtasıyla kalp atım hızını arttırabilmeleri, rahim kaslarının gevşemesine zemin hazırlayabilmeleri ve diğer birçok farklı mekanizma ile olumsuz etki yaratabilmeleri nedeniyle gebelik ve emziklilik döneminde bitki çayı içilmesi tavsiye edilmemektedir.
13-Sokakta ve Açıkta Satılan Yiyecekler
Yemek kültürümüzün vazgeçilmezlerinden bir tanesi de şüphesiz sokak lezzetleri. Hamilelik öncesinde sokakta satılan bu lezzetli gıdalara karşı çok düşkün olabilirsiniz. Ancak gebelikte bu besinlere bir süre ara vermeniz gerekmekte!
Açıkta satılan besinler potansiyel mikroorganizma kaynaklarıdır. Gebe kalmadan önce bu mikroorganizmaları vücudunuza aldığınız bağışıklık sisteminiz onlarla savaşır ve muhtemelen galip gelebilirdi. Ama gebelik boyunca zayıflayan bağışıklık sistemi artık eskisi kadar güçlü değil. Bu nedenle açıkta satılan besinler tüketmeden önce hijyen koşullarını defalarca sorgulayın.
14-)Aşırı Yağlı ve Şekerli Yiyecekler
Gebelik döneminde sürekli şekerli besinler tüketmek diyabetojenik bir süreç olan gebelikte kan şekeri regülasyonunuzun sağlanmasını zorlaştırabilir. Kanınızda sürekli yüksek şeker düzeyleri olması bebeğin sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Şeker kordon yardımıyla bebeğe aktarılabilir ve bu durum başta makrozomi olmak üzere birçok defekte neden olabilir.
Hamilelik döneminde aşırı yağ tüketimi hem ağırlık regülasyonu hem de kalp ve damar sağlığı için oldukça risklidir. Bu nedenle yemekleri koyduğunuz yağlardan tutunda tüm görünen ve görünmeyen yağları eskisine oranla bir nebze azaltmak sağlıklı bir gebelik sürecinin devamlılığı için oldukça önemlidir. Gebelik boyunca katı yağlardan kaçınmak ve mümkün olduğu kadar omega-3 yağ asitleri barındıran yağlar tüketmek daha sağlıklı bir bebek dünyaya getirmenize yardımcı olacaktır
15-)Yoğun Baharatlı Yemekler
Anne adayları değişen hormon seviyeleri nedeniyle bu dönemde kokulara karşı daha hassas olurlar. Bu hassasiyet çoğu zaman mide bulantıları ve kusmalara yol açabilmektedir. İşte bu yüzden gebelikte yemeklere kullanılan baharat miktarı gebelik öncesi döneme göre bir miktar kısıtlanmalıdır!
Aşırı baharat besinlere karşı hassasiyet geliştirmenize yol açabilir, daha önce sevdiğiniz bir besine karşı tiksinme duygusu uyandırabilir. Tüm bu nedenlerle hamilelik süresince baharat tüketimini sınırlandırmanız gerekmektedir.