Kalp Krizi Tehlikesi...
Dünyada ve Türkiye'de ölümlerin %49 kardiyak kökenli nedenlerle gerçekleşiyor
Dünyada ve Türkiye’de ölümlerin %49 kardiyak kökenli nedenlerle gerçekleşiyor. Kalp krizi tehlikesi, ölüm nedeni ve görülme sıklığı nedeniyle hep zirvede.
Kalp Krizi Mekanizması“Koroner” adı verilen ve kalbin kendi dokusunu besleyen damarlar, yaş, beslenme alışkanlıkları, stres vb. nedenlerle zamanla elastik özelliklerini kaybederler. İç çeperlerinde biriken yağ plakaları giderek damar çapını daraltır. Kan basıncındaki ani bir yükseliş sonucu bu plaklardan kopan bir parçacık veya bir kan pıhtısı zaten daralmış olan koroner damarın tıkanmasına yol açar.
Vücudumuzdaki her doku gibi, kalp kasları da kan dolaşımı yoluyla oksijen alır ve beslenir. Kan akışının tıkanma ile durması, kalp kasının beslenmesini durdurur ve dokuda ölümler gerçekleşir. En kaba tabiriyle kalp krizi, kalp kasının ölmesi anlamına geliyor.
Gençlerde Daha TehlikeliKalbi besleyen koroner damarlar gençler ve çocuklarda daha sağlıklı ve bunun sonucunda daha az sayıdadır. Yaş ilerledikçe, koroner damarlardaki elastikiyet özelliklerinin yavaş yavaş kaybolmaya başlamasıyla, damar ağı genişler, damar sayısı artar.
Genç bir hastada meydana gelebilecek olan koroner damar tıkanıklığı, zaten yaşlılara göre az sayıda bulunan damar sayısında önemli bir kayba yol açacaktır. Matematiksel bir oran gibi düşünülürse, mevcut beş damarın bir tanesi işlev yapamadığında kayıp %20 iken, yirmi damardan bir tanesinin tıkanması %5’lik bir kayba karşılık gelir.
Bu nedenle kalp krizi tehlikesi, genç hastalarda çok daha ölümcüldür. 40-45 yaş ve altında, kalp krizi geçirdikten sonra hayatta kalabilmek bir mucizeye eşdeğerdir.
65 yaş ve üzerindeki hastalarda ise, hayatta kalma oranı çok daha yüksektir.
Kalp Krizine Yol açan Başlıca NedenlerSinsi ve ölümcül bir atak olan kalp krizi her tür insanda görülse de bazılarımız çok daha yüksek risk altındayız.
Obezite Sigara ve alkol kullanımı Kontrolsüz hipertansiyon Sedanter (hareketsiz-durağan) yaşam tarzı Kötü beslenme alışkanlıkları Stresli bir hayat gibi kavramlar hayatınızda ise, kalp krizi tehlikesi hemen kapıda bekliyor olabilir. Kalp Krizi BelirtileriKalp krizi her ne kadar ani gelişse de meydana gelmeden birkaç dakika önce belirtiler gösterir. Bahsedilen bu “birkaç dakika” içinde yapılacaklar hayati önem taşıyor.
En belirgin kalp krizi işaretleri ise şunlardır;
Göğüste ve vücudun üst bölümünde ani gelişen, sırtın sağ tarafında hissedilen ağrı Göğüste sıkışıklık hissi Nefes almada zorlanma Ani ve aşırı soğuk ter Ani ve aşırı yorgunluk hissi Bulantı ve kusmaBu belirtilerden bir veya birkaçı ortaya çıktığında derhal tıbbi yardım istemek hayat kurtarıcı bir davranıştır.
Nelere Dikkat Etmeliyiz? Az önce sayılan belli başlı nedenlerle hiç muhatap olmasanız bile düzenli tıbbi kontrol her yaştan insan için gerekli.Yılda bir kere yapılacak check-up’ları, 45 yaşından sonra mümkünse 6 ayda bir kere olacak şekilde yaptırmak, varsa mevcut işaretleri görebilmekte son derece etkili olacaktır.
Kulağa bazen çok zor gelse de kilo kontrolü kalp krizi riskini ciddi bir oranda düşürüyor. “Su içsem yarıyor” gibi bahanelere sığınmadan sağlıklı beslenerek kiloyu azaltmak ve kontrol etmek mümkün. Kilonuzu ve Vücut Kitle İndeksinizi (B.M.I.- Body Mass Index) sık sık kontrol edin. B.M.I. değerinizin 20-25 aralığında kalmasına gayret edin.Vücut kitle indeksinizi şu şekilde hesaplayabilirsiniz: Kilonuz (kg)/ Boyunuz (m)². Örneğin 1,70 m boyunda ve 74 kg ağırlığındaki bir insanın Vücut Kitle İndeksi: 74/1,7x1,7 = 25,60 olarak hesaplanacaktır. 25 üzeri bir vücut kitle indeksi de “fazla kilolu” kategorisine girecektir. Ortalama 20 yaşından sonra boyumuzda çok fazla değişiklik beklenemeyeceğine göre, vücut kitle indeksini kontrol etmek için elimizde kalan tek enstrüman kilomuz olarak görünüyor.
Beslenme alışkanlıklarını yağı miktarını en aza indirecek şekilde değiştirmek yine hem kilo kontrolün hem de kalp krizi riskini azaltmakta büyük avantaj sağlayacaktır.
Sigara ve alkolde olduğu gibi tuzdan da “gereksiz ve sağlıksız” diye bahsetmek gerekiyor. Yüksek miktarda tuz (ve dolayısıyla aldığımız sodyum) vücutta su tutulumunu arttırır ve sonuç olarak yüksek (hiper) tansiyonla yüzleşmek durumunda kalırız. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu sodyumu alabileceğimiz pek çok gıda maddesi var, yani tuza o kadar da ihtiyaç yok.
Günlük hayatımızda çevremizdeki çok sayıda stres kaynağı ile baş etmeye çalışıyoruz. İş hayatımızdan tuttuğumuz takımın başarısına kadar uzanan geniş bir yelpazede sayabileceğimiz stres kaynakları vücutta belli bir gerilime ve dolayısıyla kan basıncında ani değişikliklere yol açıyor. Duyduğunuz, okuduğunuz kalp krizi sonucu ani ölüm haberlerini hatırlayın. Çoğu bir tartışma, gerginlik, alınan bir kötü haber veya futbol karşılaşması izlerken gerçekleşmiş oluyor. Söylemesi kolay, uygulaması zor olsa da yaşantılarımızdaki en azından küçük stres kaynaklarını görmemezlikten gelmeyi öğrenmekte fayda var.Görülme sıklığı ve olumsuz sonuçları ile hemen yanı başımızda bizi takip eden kalp krizi tehlikesi ile yaşamak zorundayız. Ama alınacak kişisel tedbirlere özen gösterip, tıbbi yaklaşımlardan uzaklaşmadığımız sürece kalp krizi ile yüzleşme ihtimalimiz oldukça düşük bir seviyede bizi tehdit edecektir.
Sağlıklı bir yaşam dileği ile…