Charlie Chaplin'in Barış Mesajı
Sessiz filmleriyle ün salan Charlie Chaplin, konuştuğu ilk filminde izleyicileri kelimesiz bırakmış, boğazları düğümlemişti
Sessiz filmleriyle ün salan Charlie Chaplin, konuştuğu ilk filminde izleyicileri kelimesiz bırakmış, boğazları düğümlemişti. Charlie Chaplin, genellikle sessizliğiyle ün salmış bir sanatçı olsa da, mesajı hiçbir zaman değişmemişti.
Charlie Chaplin dünya barışını savunurdu, bütün insanlığın birliğini hayallerdi ve tüm ülkesel sınırların kaldırılmasını isterdi. Sessiz sinemaya tutkuyla sarılmasının sebebi de buydu; tüm insanların ortak diliyle, yani bedensel hareketlerle bir hikâye anlatabilmek. Bir espri yapıldığında sadece kendi dilini anlayanlarla değil, tüm dünyayla beraber gülebilmek istiyordu.
Sessiz filmlerle geçen onca yılından sonra, dünyadaki korkunçluklardan duyduğu rahatsızlığı dillendirmek istedi. Diktatör rolünü oynadığı filmde, söylemek isteyip söyleyemediği her şeyi söyledi, oynadığı karaktere kendi ruhundan can verdi. Sonucunda da günümüzde bile geçerliliği yitirmeyen muhteşem bir konuşma sundu bizlere. Zamanında hoş karşılanmamış olsa da, günümüzde hayli takdir edilmekte ve hala tartışılmaktadır.
Charlie Chaplin’in ilk konuştuğu film olan Büyük Diktatör, aynı zamanda film tarihinin en ikonik konuşmalarından birini içermekte. Evrensel insanlık sevgisi ve dünya barışı gibi temalara sahiplik eden film, ilk çıktığında sarsıcı etkilerle karşılaşmıştı. Charlie Chaplin bu filmde iki karakteri oynamaktadır; birisi ufak, Yahudi bir berber, birisi de Tomanya’nın diktatörü Hykel karakteridir.
Chaplin’in ABD’den sınır dışı edilmesiyle sonuçlanan insanlık konuşmasını birlikte inceleyelim.
Filmin sonunda yer alan konuşma, diktatörün “Üzgünüm, ancak ben imparator olmak istemiyorum. Bu benim işim değil. Kimseyi yönetmek veya fethetmek istemiyorum. Mümkünse herkese yardım etmek isterim.” sözleriyle başlıyor. Ardından da insanlığın doğasından bahsediyor. İnsanların birbirine yardım etmek istediğini, özümüzde bunun olduğunu anımsatıyor. Dünyanın herkese yeteceğini, insanlığın mutlu ve özgür yaşam sürebileceğini, ancak yolu kaybettiğimizi söylüyor. Burada hatayı hırs ve açgözlülükte buluyor. Bu şeylerin ruhlarımızı zehirlediğini, dünyayı nefretle sarıp sarmaladığını ve kan akıttığını söylüyor.
Anımsamak gerekir ki, bunlar büyük ihtimalle Charlie Chaplin’in kendi düşünceleri. Bu yüzeysel bir rol değil. Hiçbir senarist gidip de “Bir karakter olsun. Açgözlü Diktatör. Ardından da pozisyonunun doğasına aykırı ne varsa söyletelim.” demez. Özellikle o zamanın şartlarında kesinlikle demez, büyük cesaret ister. Chaplin konuşmanın ikinci yarısını titreyen sesiyle, sonunu da yaşlı gözleriyle getirdi.
Chaplin’in Sınır Dışı Edilmesiyle Sonuçlanan KısımKonuşmanın son çeyreğinde, Chaplin duygulanıyor. Sınır dışı edilmesiyle sonuçlanan kısmı birlikte inceleyelim.
“Birlikte yeni bir dünya için savaşalım. İnsanlara çalışma şansı, gençlere gelecek ve yaşlılara güvence verecek güzel bir dünya için. Bu şeylerin sözünü vererek tiranlar koltuklara yükseldiler. Ama yalan söylüyorlar! Sözlerinde hiçbir zaman durmuyorlar. Asla durmayacaklar!
Diktatörler kendilerini özgürleştirip halkı köleleştiriyorlar! Biz de verilen bu sözü yerine getirmek için savaşalım. Dünyayı özgürleştirmek için savaşalım. Ulusal sınırları kaldırmak için, hırsı ortadan kaldırmak için, nefreti ve tahammülsüzlüğü ortadan kaldırmak için savaşalım. Mantıkla ilerleyen bir dünya için savaşalım, bilim ve gelişmişlikle tüm insanlığın mutluluğuna ulaştığımız bir dünyaya. Askerler! Demokrasi adına, birleşin!”
Özellikle evrensel birlik ve ülke sınırlarının kaldırılmasından bahsetmesi, onun bir komünist olarak etiketlenmesiyle sonuçlanmıştı. Ardından da, tahmin edebileceğimiz üzere, ABD’den uzun bir süre boyunca sınır dışı edildi. Charlie Chaplin’in diyalog içeren ilk filmi olan bu film, kesinlikle amacına ulaştı. Sesinin milyonlara ulaşmasından mutlu olduğunu ifade ederken, şimdi belki de milyarlara ulaştı. Chaplin radyo ve uçağın icadının insanlığı bir araya getirmesinden huzur ve mutluluk bulduğunu ifade ediyordu. Bu muhteşem insan internet çağında da aramızda olsaydı ne düşünürdü kim bilir.